11 Ağustos 2011 Perşembe
ice slush
Slaş bu arada parça pinçik edilmiş buzun meyve aromalarıyla tatlandırılıp bardağa koyulmuş, pipetle içilen hali:)
Şöyle yazılıyormuş, netten baktım:
ice slush
Bizim buralarda kardan yapılan karlama diye bir tatlı var. Onun meyvelisi işte. Sosyetik olduk çıktık. Meyveli buz diyeceğim bundan sonra, ne o öyle sılaş mılaş..
Sütlü Elmasiye ve Cevizli Kabak Tatlısı
Malzemeler (4 kisilik): Elmasiye için; 200 gr. manda sütü, 125 gr. şeker, 15 gr. elmasiye (jelatin), 5 gr. gül suyu
Kabak için; 200 gr. Kabak, 125 gr. Şeker, 20 gr. Ceviz.
Karlama icin; 150 gr. Buz, 50 gr. kudret helvası, 20 adet gül yaprağı (dekor için)
Yapılışı: Öncelikle, süt ve şeker kaynatılır. Elmasiye bir kapta soğuk su ile eritilerek kaynayan süte ilave edilir. Ocaktan alınarak soğumaya bırakılır ve soğumaya yakın gül suyu eklenir. Kabaklar, kabuğu ile birlikte, seker içerisinde 1 saat kadar dinlendirilir. Az miktarda limon suyu ekleyip üzeri kapatılarak pişirilir. Buz ya da kar, kudret helvası ile karıştırılıp; soğuk bir buz ya da kabın içerisine konulur. Son olarak, elmasiye, kabak tatlısı ve karlama gül yaprakları dekoru ile birlikte servis edilir.
karlama
Denizli-Buldan ilçesinde Sebahattin adında bir vatandaş işyerinde vişne, şeftali, narlı içecekleri vatandaşlara karlı olarak veriyor. Buldan’da vatandaş yazın karı meyveli içeceklerle beraber yiyor.
Akseki Çimi Yaylası'ndan alınan kar, meyve sularıyla karıştırılarak, serinlemek isteyenlere 1 TL'den satılıyor.
Yaz aylarında dahi karın eksik olmadığı Akseki'nin Çimi Yaylası Kuyu mevkisindeki kar, bazı vatandaşların geçim kaynağı oldu. Buradan kente getirilen kar, çeşitli meyve sularıyla karıştırılıyor ve ''karlama şerbeti'' adıyla serinlemek isteyen vatandaşlara satılıyor.
Akseki pazarında karlama şerbeti satan Mustafa Özer yaptığı açıklamada, bunun baba mesleği olduğunu belirtti.
Toroslar'ın 2 bin 500 metre yüksekliğindeki Çimi yaylasında obruklarda biriken karları, ısıyı muhafaza eden malzemelerle taşıdıklarını belirten Özer, bu karları, başta vişne olmak üzere çeşitli meyvelerin sularıyla karıştırarak 1 TL'den sattığını kaydetti.
Özer, şerbetli karlamalardan kimi günlerde 100-150 tabak sattığını ifade etti.
Kar Şerbeti Denizlileri Serinletiyor
Kar Şerbeti Denizlileri Serinletiyor
Denizli'nin Buldan İlçesinde Yüzyıllardır Babadan Oğula Geçen 'Karcılık' Mesleği Buzdolabına Meydan Okuyarak Devam Ediyor. Buzdolabının Olmadığı Dönemlerde Kışın Gömülerek Yaz Aylarında Şekerle Karıştırılıp İçenleri Serinleten Karcılık Buldan'da Ali Rıza Karacaoğlu ve Oğulları Tarafından Hala Yaşatılmaya Çalışılıyor.
Denizli'nin Buldan ilçesinde yüzyıllardır babadan oğula geçen 'karcılık' mesleği buzdolabına meydan okuyarak devam ediyor. Buzdolabının olmadığı dönemlerde kışın gömülerek yaz aylarında şekerle karıştırılıp içenleri serinleten karcılık Buldan'da Ali Rıza Karacaoğlu ve oğulları tarafından hala yaşatılmaya çalışılıyor.
Birçok kişinin nostalji amaçlı içtiği kar şerbeti, dondurmanın gölgesinde kalmış görünse de son dönemlerde ilçe pazarlarında ve turistik bölgelerde rağbet görüyor. Karlar ilçenin Süleymanlı köyü sınırları içinde, bin 300 metre yükseklikteki Yayla Gölü yakınlarındaki ormanlık alanda, kış aylarında kuyulara toplanıyor. Meşe yaprağı ve cam dallarıyla hava almayacak şekilde 60-70 santimetre kalınlığında örtülerek erimesi engelleniyor. Yaz mevsimi geldiğinde açılan kuyulardaki karlar parça parça kesiliyor. Karlar pazarlara ulaştırılırken erimemesi içinde koyun yününden yapılmış keçelerle sarılıyor. Pazarlarda kar şerbeti halinde veya dondurmaya karıştırılarak satılıyor. Buna halk arasında 'karlama' deniyor.
Buldan ilçesinde yaşayan Ali Rıza Karacaoğlu(64) oğullarıyla beraber bu mesleği sürdürdüklerini kendilerinin karcılık mesleğinin neredeyse son temsilcileri olduğunu söylüyor. Karcılıkla uğraştıkları için Soyadı Kanunu çıkarken de 'Karacaoğlu' soyadını aldıklarına dikkat çeken iki kardeşten kardeşlerden
Ali Rıza Karacaoğlu, "Bu meslek bizim babalarımızın dedelerinden beri devam ediyor. Bu iş önceleri ticaret amaçlı değil de eş dost arasında mevlitlerde hayırlarda herkesin soğuk su içebilmesi için depolanırmış. Lokantalarda kahvehanelerde buzdolabı olmadığı için ticarete dönüşmüş. Bizimde soyadımızın Karacaoğlu olmasının sebebi de karcılıktan geliyor." diyor. Eskiden karcılığın ve kar şerbetine olan talebin daha fazla olduğunu vurgulayan Karacaoğlu, "Bizim gençliğimizde bu daha da kıymetli idi. Buzdolapları, üretilen birçok meşrubatlar yiyecekler çıkınca biraz daha rağbetten kalktı ama yine de bilen vatandaş tercih ediyor." ifadelerini kullandı.
Karacaoğlu'nun oğlu Mustafa ise eskiden karların katırlarla eşeklerle dağlardan getirilirken şimdi araçlarla pazara ulaştırıldığını belirterek, "Buldan, Buharkent ve Sarayköy pazarlarında kar şerbeti ve karlı dondurma sergimizi açıyoruz. Bu bir gelenek halinde dedemden babama geçmiş biz sürdürüyoruz. İlerleyen zamanlarda artık sürdürülürse bizim de evlatlarımız sürdürecek. Turistler rağbet gösteriyor. Pamukkale, Karahayıt'ta benim yerim var. Japonlar olsun Almanlar olsun dışarıdan gelen yerli turist olsun baya bir rağbet ediyor. Bilen tadan devamlı gelip yiyor." dedi.
Buldanlılar karlamayı dondurma ve kola gibi diğer serinletici ürünlerden daha sağlıklı buluyor. Karlar şerbet halinde satıldığı gibi dondurmaya da karıştırılarak da servis edilebiliyor. Kar şerbeti içmeye gelen müşterilerden Mehmet Maden, "Yaz sezonunda insanı serinletiyor. Sağlık yönü ile de çok güzel, çok severim dondurmadan daha çok severim." derken Veli Uluer de, "Herkese dondurma yemektense karlamayı tavsiye ederim, dondurmadan daha güzel." şeklinde konuşuyor.
BİCİ BİCİ
Bir porsiyon Bici Bici dört temel malzemeden oluşur:
* Bici. Bici Bici'nin katı kısmıdır. Su ve nişasta kaynatılarak kalın bir muhallebi karışımı elde edilir. Karışım bir tepsiye aktarılıp soğutulur. Bu tepsi seyyar arabada servise hazır olarak bulundurulur.
* Rendelenmiş buz. Servis için arabadaki büyük buz kalıbından elde edilir.
* Tat veren sıvılar. Bunlardan en bilinenleri seyreltilmiş kızılcık şerbeti, meyan kökünden elde edilmiş bir boya ile hazırlanan şurup ve gül suyudur.
* Şeker. Genelde pudra şekeri kullanılır, havanda dövülmüş toz şeker de kullanıldığı olur.
Hazırlama ve Sunum
Normal boy bir kase içine küp küp doğranmış bir miktar bici konur. Özel hazneli bir kürekle kazınan buz, bicinin üzerine kaseden nerdeyse taşan bir tepe oluşturacak şekilde eklenir. Buzun üzerinden şerbetler dökülür, en sonunda şeker serpilir. Şerbet ve şeker nedeniyle eriyen buz, dipteki bicilerin üzerine akar ve bicinin etraflarında inceltilmiş bir şerbet birikir.
Hazırlama şeklinde ufak farklılıklar mümkündür. Ustaların bazısı buzu ekledikten sonra kaşıkla bastırarak ortasını açar ve şekeri oraya doldurur. Şerbeti veya şekeri önceden eklemek ustanın kararıdır. Tabağı süslemek için üstüne bir nane yaprağı bırakılabilir, farklı renkli iki şerbet kullanılabilir veya tekrar beyaz buz eklenebilir
Sağlık Sorunları
Bici Bici'nin seyyar satıcılarda satılması bazı olası sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Bunların çoğu güney illerindeki aşırı sıcaklardan doğabilecek sorunlardır.
Arabadaki buz erimemesi için genelde bir beze sarılır. Bu bezin temiz olmaması halinde her porsiyon Bici Bici hastalık taşıyabilir. Bunun sebebi bezin buz için rendelenen yüzey kısmına her zaman temas etmesidir. Günümüzde bu iş için daha uygun olan yalıtımlı kutulara rastlamak olasıdır. Başka bir sağlık sorunu da sıcakla fazla kalmış, eskimiş bicinin bozulma olasılığıdır. Buna sebep olabilecek en büyük etken muhallebinin üstü kurmaması için biciyi bezle veya temiz olmayan bir naylonla örtmektir. Kirli bezin biciye teması, kirli naylonun üzerinde yoğuşan suyun tekrar biciye damlaması ve sıcağın etkisiyle bicinin içinde mikroorganizmalar üreyebilir.
Bunun yanında seyyar satılan her üründe dikkat edilmesi gereken noktalardan satıcının temizliği, tezgahın ve arabanın temizliği, ürünün tazeliği, üretim şartları ve satış öncesi saklama şartları da gözönünde bulundurulmalıdır.
kar pekmezi
Denizli'nin Çal İlçesi Ziraat Odası Başkanı Ömer Ayhancı, son günlerde artan soğukların pekmez satışlarını artırdığını belirterek, "Kusursuz soğuk beyazla insanın içini ısıtan pekmezin buluşmasının tadına bakmak için insanlar pekmezcilere koşuyor" dedi.
Son günlerde yurt genelinde etkili olan kar yağışının "karlı pekmez" yemek isteyenleri pekmezcilere yönlendirdiği ifade eden Ayhancı, kar yağışının yurt genelindeki pekmezcilerin yüzünü güldürdüğünü kaydetti.
Soğuk kış günlerinin vazgeçilmez besin kaynaklarından biri olan pekmezin Türkiye'nin dört bir yanını etkisi altına alan kar yağışının etkisiyle baş tacı haline geldiğini ifade eden Ayhancı, "Gelen yağışlar karlı pekmez geleneğini hatırlattı insanlarımıza. Karı gören pekmezcilere koştu. 1-2 kilo da olsa vatandaşlar karlı pekmezi tatmak için pekmez alıyor. Kusursuz soğuk beyazla insanın içini ısıtan pekmezin buluşmasının tadına bakmak için insanlar pekmezcilere koşuyor" dedi.
Pekmezin hızla kana karışan "acil" enerji sağlayan bir gıda maddesi olduğunu bildiren Ayhancı, şunları söyledi:
"2 yemek kaşığı pekmezde 20 gram, insan vücudu için çok değerli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve 58 kilokalori enerji bulunuyor. Pekmez büyüme çağındaki çocuklar, işçiler, sporcular, hamile ve emziren anneler için eşsiz bir gıda maddesi, soğuklarda insanın içini ısıtan bir gıda."
Temiz karlardan pekmezle karıştırılarak yapılan karlı pekmezin kış günlerinde insanları bir araya getirmesi açısından da önemli olduğuna değinen Ayhancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kış aylarında kar yağdığı zaman komşular bir araya gelir ve sinilere toplanan karlara Çal karası pekmez dökülerek hem sohbet edilir hem birlik beraberlik için o kar pekmezi yenilir. Birçok ilde baharın gelişini kutlanmak için kar pekmezi yenilir. Nemrut Dağı'na tırmanışta, Kars bölgesinde baharın gelişi ile ilgili olarak kar pekmezi yenilmesi meşhurdur."
Ağustos ayında yüzüne sinek konan kişilere "Kışın kar pekmezi yemedin mi?" diye sorulduğunu dile getiren Ayhancı, "Kar pekmezi yiyin, yazın sineğinden kurtulun" dedi.
Kar helvası
Özellikle orta yaşın üstündekiler, "Bizim zamanımızda ne buzdolabı, ne benzerleri vardı. Hayvanların üzerinde kar helvası satılırdı. Kar helvasının üzerine vişne, karadut gibi meyvelerin suyu karıştırılırdı. Bu da ayrı bir tat verirdi." diye konuştular.
Türk kültüründe...
Kar-buz dondurma
Hayir yapacak kisilerden bazilari, Cuma günü kazanlar içerisinde karli su veya karli serbet yaparak cemaate ikramda bulunurdu. Ramazanin yaz aylarina geldigi zamanlarda, bu hayir, aksam erkeklerin iftarlarini yaptigi mahalle mescitlerine karli su, serbet göndererek de yapilir veya teravihe gelenlere, teravihten çikanlara hayredilirdi Kar Helvası, rendelenmiş buz veya temiz karın üzerine tatlı bir şurup ekilerek hazırlanan bir tatlıdır. Türkiye'nin güney illerinde rastlanan bir tatlıdır.
Hazırlanması
Kar Helvası, kar ve meyve şurubu ile yapılır. Buz büyük bir kalıptan traşlanarak elde edilebileceği gibi, temiz karlar da toplanabilir. Nazilli gibi kimi yörelerde belediye tarafından 40-50 kg.lık kar kalıpları satılmaktadır.
Genelde seyyar satıcılar tarafından yaz günlerinde sokak aralarında ve parklarda satılan bu serinletici ve tatlı içecek bir bardak ya da kâsenin tamamen kar ile doldurulması ve üzerine meyve şurubu (çoğunlukla vişne veya kızılcık) ya da üzüm pekmezi döküldükten sonra iyice çalkalanması ve karıştırılmasıyla yapılır.
Benzer içecekler
Türkiye'nin güney yörelerinde tüketilen Bici bici ve Karsambaç hazırlanış ve içerik olarak oldukça benzer tatlardır.
karcıların hikayesi
Mustafa Nadir Önay
Çocuklugumda köyümde yaz günlerinde eseklerin, atlarin sirtinda dagdan kar indirilirdi. Indirilen kar dört türlü kullanilirdi. En önde hayir sahipleri tarafindan, daha sonra parça parça satmak için, kahveciler kahvede karma yapmak için, bir de dondurmacilar için. Karcilar ayni zamanda dondurmacilik da yapiyorlardi ve köyün pazari oldugu gün yani Pazar günü dondurma yaparlardi. Ayrica karma denilen karli pekmez hazirlayip satarlardi: En çok hayir yapmak için getirilirdi. Köylüler sicak yaz günlerde tarlada, bagda, bahçede, çalisirlar sicaktan bunalirlardi. Kar genellikle sicagin tepeye vurmaya basladigi anlarda gelirdi. Ögleye dogru... Kar hayiri yapmak isteyen kisi bir veya birkaç gün önceden karciyi haberdar ederdi. Zaten karci kime ne gün getirecegini bildiginden o gün uygunsa kari indirirdi. Yok degilse baskasinin hayri varsa baska gün getirirdi. Karcilar kar mevsiminde "Yatagan Kefe Yaylasi'nda" "Kar kuyulari" denilen yerde, yani bagin az günes alan guz yerlerinde daha önceden hazirladiklari kuyulara karin çok yagdigi aylarda kar basarlardi. Afyon Sandikli yöresinde de kar basilan yerlerin adi kar kuyulari idi. (1) Yaz aylarinda, mayis ile eylül aylari arasinda, çuvallar içinde köye getirirlerdi. Istanbul'un kar kuyulari Eyüp sirtlarinda yer aliyordu ve bunlara karhane deniyordu. Kis aylarinda üzeri örtülen karlar, yaz aylarinda kaliplar halinde çikarilip satiliyordu. Eyüp karhaneleri ihtiyaci karsilamadigi zamanlar Bursa Uludagin'dan kar getiriliyordu
Bir mendil kar
Yatagi'nda bir kaç kisinin kar kuyusu bulunurdu. Hacialimlerin Ali, Kümürlerin Mehmet, Gacara lakapli kisi ve Kusamatlar denilen ailenin kar kuyulari vardi.. Kar önce beyaz kaputtan bir çuvala doldurulur daha sonra bu çuval çilte (silte) denilen kendirden yapilmis bir baska çuvalin içine koyulurdu. Herkes durumuna göre hayir ederdi. Bazi kisiler bir yük, yani iki çuval birden dagitir bazi kisiler de birer çuval. Eger böyle olmussa karci birinci çuvali indirir, daha sonra öbür tarafi da çözerek, atin eger yerine veya esegin semerine yanlamasina koyarak öbür müsterisine geçerdi. Çocuklar karin nerede dagitildigini çabuk haber alirlardi. "Gar dagidilipbarmis" flanalar kar ülestiriyormus. Sözleriyle kosustururlardi. Evi yakin olanlar gider, hemen çanak, tabak, tepsi ne bulurlarsa bir kap ile gelirler kar dagitan kisinin basina üsüsürlerdi. Kar dagitan kisi elinde bir testere ile üstten kalaip kalip kesmeye baslardi. Çocuklar, yoldan geçenler birer kalip kar ile sevindirilirdi. Elinde kap olmayanlardan büyükler ceplerinde sadece yiyecek tasimak için bulundurulan yaglik denilen mendillerini çikararak sararlardi. (mendile kar sarmanin çok eski bir adet oldugunu Karacaoglan'dan ögreniyoruz. Düziçi'den rahmetli Mehmet Yilmaz'in 1991 yilinda bize naklettigi Karacaoglan siirinde kar sarma ile ilgili bir misra geçiyor. Karacaoglan yüregi yanik bir sekilde uzaklardaki sevgilisine seslenerek; "bir mendil arasi kar gönder bana" diyor.)
Eli bos olan çocuklar veya büyükler elini üsütsede döndüre döndüre, bazilari kaziya kaziya yiyerek eve getirirlerdi. Kar dagitan kisi özellikle hastalarin, yaslilarin ve komsularin hakkini ayirirdi. Sonradan gelenler o ayrilan kismi görseler bile o karin kimin hakki oldugunu bildiklerinden istemeden ayrilirlardi. Bazen de hayir yapan kise kendisine kalan son parçayi da gelen bir kisiye verebilirdi. Yaslilarin ve hastalarin içi yaniyor olmali ki kis günlerinde bile onlara kar getirmek sevap sayilirdi. Yaz gününde gelen bu karin uyandirdigi sevinci varin siz hesap edin. Bir de bakraçlara karli su ve serbet yapilarak harman zamaniysa harman yerlerine gönderilirdi. Ev yapanlar, kerpiç kesenler unutulmazdi. Çalisan ve sicaktan b unalan bu insanlar için bundan büyük bir hediye olmazdi. Içtiklerinde hayir sahibine, ölmüslerine dua edilir, Allah razi olsun, pek hora geçti denirdi. Evlere gelen kar ya karli su ya pekmez serbeti ya da garma (karli pekmez- kar kazinarak taneler halinde bir kaba alinir, üzerine pekmez dökülür karistirilir öylece yenir) yapilirdi. Hayir yapacak kisilerden bazilari da Cuma günü kazanlar içerisinde karli su veya karli serbet yaparak cemaate ikramda bulunurdu. Ramazanin yaz aylarina geldigi zamanlarda, bu ha yir, aksam erkeklerin iftarlarini yaptigi mahalle mescitlerine karli su, serbet göndererek de yapilirdi. Veya teravihe gelenlere, teravihten çikanlara hayredilirdi. Nasil ikram edilirse edilsin, bunlarin hepsinin adi hayir veya hayir etmek idi. Yapilan ise de kar ülestirmek veya kar dagitmak denirdi. Yatagan'da sadece kar degil baska yiyecekler de ülestirilirdi. Bunlarin basinda bisi ve helva gelirdi. Buz dolaplarinin çikmasi bu gelenegi yavaslatti, ama hala tek tük rastlaniyor. Yaz aylarinda camilerde serbet sunulmaya devam ediliyor...
Yaz aylarinda kahveciler de her gün bir çuval veya bir parça kar bulundururdu. Kahvelerin eskiden beri en önemli içecegi çay ve kahveydi. Kis aylarinda ihlamur, kekik, adaçayi da bulunurdu. Yaz aylarinda gazozun, kolanin henüz yayginlasmadigi yillarda serinlemenin tek yolu karli serbet ya da garma idi. Kahvelerin garmasinda pekmezle birlikte, visne ve limonata sulari da kullanilirdi. Çorba tasina benzer cam kaplarda karilarak müsteriye verilirdi. Karcilarin kendilerinin de parça parça sattigi olmustur belki ama bu pek rastlanan bir sey degildi. Sadece içlerinden dondurmacilik yapanlar, pazar (giregi) günleri dondurma yaptiklari zaman parça parça kar sattiklari da olurdu. Kar Yatagan'da hayir için var olan bir seydi. Dondurmacilar kari hem dondurma yapiminda hem de serbet ve karma yapmada kullanirlardi. Dondurma bir fiçinin içine yerlestirilen yuvarlak agizli, boylamasina uzun silindirimsi bir kap ile yapilirdi. Fiçinin içine kar doldurulur, karin orta yerine de bu kap yerlestirilirdi. Içine süt seker ve salep konduktan sonra kabin kapagindaki tutacak saga sola çevrilerek dondurma hazirlanir, daha sonra bu dondurma uzun demirdenbir kürek ile karistirilirdi. Bu islem kivamina gelinceye kadar sürdürülürdü. Bizim köyün bildigim en eski dondurmacisi Kümür (kömür) Mehmet idi. Yaninda çocuklari Veli ile Ali çalisirdi. Halen devam ediyorlar. Demek ki hatirladigim kadariyla 60'li yillardan beri bu isi yapiyorlar. Daha sonradan Kusamatlar ailesinin de bir ara dondurmacilik yaptigini bi liyorum. Pazar günleri köye gelen dondurmacilar arasina bir ara Karahöyük'lüler de katilmisti, sonradan onlari göremez oldum. Izmir ve Nazilli'de dondurma yapan makineler çikinca Kizilhisar'dan her gün dondurmaci , dondurma dükkani sahibi Ismet Önay. Fakat Kömür Mehmed'in oglu Ali, pazar günleri ve özel günlerde, dügünde bayramda, babadan gördügü usülle dondurma, karma ve serbet yapmaya devam ediyor. Bir taraftan dondurma kabini çeviriyor veya küregi ile karistiriyor. Bir taraftan da çuvaldan kar kürüyüp ta sa bosaltiyor. Üstüne pekmez koydugu tasi kasikla karistirirken disari tasmamasi için eliyle kapatiyor. Karistirip kivamina gelince müsterisine sunuyor. Dondurmanin müsterisini çagirmayi da ihmal etmiyor. Dondurma kaymak yemesi sevap...
Türk kültüründe...
Kar-buz dondurma
Hayir yapacak kisilerden bazilari, Cuma günü kazanlar içerisinde karli su veya karli serbet yaparak cemaate ikramda bulunurdu. Ramazanin yaz aylarina geldigi zamanlarda, bu hayir, aksam erkeklerin iftarlarini yaptigi mahalle mescitlerine karli su, serbet göndererek de yapilir veya teravihe gelenlere, teravihten çikanlara hayredilirdi
Mustafa Nadir Önay
Çocuklugumda köyümde yaz günlerinde eseklerin, atlarin sirtinda dagdan kar indirilirdi. Indirilen kar dört türlü kullanilirdi. En önde hayir sahipleri tarafindan, daha sonra parça parça satmak için, kahveciler kahvede karma yapmak için, bir de dondurmacilar için. Karcilar ayni zamanda dondurmacilik da yapiyorlardi ve köyün pazari oldugu gün yani Pazar günü dondurma yaparlardi. Ayrica karma denilen karli pekmez hazirlayip satarlardi: En çok hayir yapmak için getirilirdi. Köylüler sicak yaz günlerde tarlada, bagda, bahçede, çalisirlar sicaktan bunalirlardi. Kar genellikle sicagin tepeye vurmaya basladigi anlarda gelirdi. Ögleye dogru... Kar hayiri yapmak isteyen kisi bir veya birkaç gün önceden karciyi haberdar ederdi. Zaten karci kime ne gün getirecegini bildiginden o gün uygunsa kari indirirdi. Yok degilse baskasinin hayri varsa baska gün getirirdi. Karcilar kar mevsiminde "Yatagan Kefe Yaylasi'nda" "Kar kuyulari" denilen yerde, yani bagin az günes alan guz yerlerinde daha önceden hazirladiklari kuyulara karin çok yagdigi aylarda kar basarlardi. Afyon Sandikli yöresinde de kar basilan yerlerin adi kar kuyulari idi. (1) Yaz aylarinda, mayis ile eylül aylari arasinda, çuvallar içinde köye getirirlerdi. Istanbul'un kar kuyulari Eyüp sirtlarinda yer aliyordu ve bunlara karhane deniyordu. Kis aylarinda üzeri örtülen karlar, yaz aylarinda kaliplar halinde çikarilip satiliyordu. Eyüp karhaneleri ihtiyaci karsilamadigi zamanlar Bursa Uludagin'dan kar getiriliyordu. (2)
Bir mendil kar
Yatagi'nda bir kaç kisinin kar kuyusu bulunurdu. Hacialimlerin Ali, Kümürlerin Mehmet, Gacara lakapli kisi ve Kusamatlar denilen ailenin kar kuyulari vardi.. Kar önce beyaz kaputtan bir çuvala doldurulur daha sonra bu çuval çilte (silte) denilen kendirden yapilmis bir baska çuvalin içine koyulurdu. Herkes durumuna göre hayir ederdi. Bazi kisiler bir yük, yani iki çuval birden dagitir bazi kisiler de birer çuval. Eger böyle olmussa karci birinci çuvali indirir, daha sonra öbür tarafi da çözerek, atin eger yerine veya esegin semerine yanlamasina koyarak öbür müsterisine geçerdi. Çocuklar karin nerede dagitildigini çabuk haber alirlardi. "Gar dagidilipbarmis" flanalar kar ülestiriyormus. Sözleriyle kosustururlardi. Evi yakin olanlar gider, hemen çanak, tabak, tepsi ne bulurlarsa bir kap ile gelirler kar dagitan kisinin basina üsüsürlerdi. Kar dagitan kisi elinde bir testere ile üstten kalaip kalip kesmeye baslardi. Çocuklar, yoldan geçenler birer kalip kar ile sevindirilirdi. Elinde kap olmayanlardan büyükler ceplerinde sadece yiyecek tasimak için bulundurulan yaglik denilen mendillerini çikararak sararlardi. (mendile kar sarmanin çok eski bir adet oldugunu Karacaoglan'dan ögreniyoruz. Düziçi'den rahmetli Mehmet Yilmaz'in 1991 yilinda bize naklettigi Karacaoglan siirinde kar sarma ile ilgili bir misra geçiyor. Karacaoglan yüregi yanik bir sekilde uzaklardaki sevgilisine seslenerek; "bir mendil arasi kar gönder bana" diyor.)
Eli bos olan çocuklar veya büyükler elini üsütsede döndüre döndüre, bazilari kaziya kaziya yiyerek eve getirirlerdi. Kar dagitan kisi özellikle hastalarin, yaslilarin ve komsularin hakkini ayirirdi. Sonradan gelenler o ayrilan kismi görseler bile o karin kimin hakki oldugunu bildiklerinden istemeden ayrilirlardi. Bazen de hayir yapan kise kendisine kalan son parçayi da gelen bir kisiye verebilirdi. Yaslilarin ve hastalarin içi yaniyor olmali ki kis günlerinde bile onlara kar getirmek sevap sayilirdi. Yaz gününde gelen bu karin uyandirdigi sevinci varin siz hesap edin. Bir de bakraçlara karli su ve serbet yapilarak harman zamaniysa harman yerlerine gönderilirdi. Ev yapanlar, kerpiç kesenler unutulmazdi. Çalisan ve sicaktan b unalan bu insanlar için bundan büyük bir hediye olmazdi. Içtiklerinde hayir sahibine, ölmüslerine dua edilir, Allah razi olsun, pek hora geçti denirdi. Evlere gelen kar ya karli su ya pekmez serbeti ya da garma (karli pekmez- kar kazinarak taneler halinde bir kaba alinir, üzerine pekmez dökülür karistirilir öylece yenir) yapilirdi. Hayir yapacak kisilerden bazilari da Cuma günü kazanlar içerisinde karli su veya karli serbet yaparak cemaate ikramda bulunurdu. Ramazanin yaz aylarina geldigi zamanlarda, bu ha yir, aksam erkeklerin iftarlarini yaptigi mahalle mescitlerine karli su, serbet göndererek de yapilirdi. Veya teravihe gelenlere, teravihten çikanlara hayredilirdi. Nasil ikram edilirse edilsin, bunlarin hepsinin adi hayir veya hayir etmek idi. Yapilan ise de kar ülestirmek veya kar dagitmak denirdi. Yatagan'da sadece kar degil baska yiyecekler de ülestirilirdi. Bunlarin basinda bisi ve helva gelirdi. Buz dolaplarinin çikmasi bu gelenegi yavaslatti, ama hala tek tük rastlaniyor. Yaz aylarinda camilerde serbet sunulmaya devam ediliyor...
Yaz aylarinda kahveciler de her gün bir çuval veya bir parça kar bulundururdu. Kahvelerin eskiden beri en önemli içecegi çay ve kahveydi. Kis aylarinda ihlamur, kekik, adaçayi da bulunurdu. Yaz aylarinda gazozun, kolanin henüz yayginlasmadigi yillarda serinlemenin tek yolu karli serbet ya da garma idi. Kahvelerin garmasinda pekmezle birlikte, visne ve limonata sulari da kullanilirdi. Çorba tasina benzer cam kaplarda karilarak müsteriye verilirdi. Karcilarin kendilerinin de parça parça sattigi olmustur belki ama bu pek rastlanan bir sey degildi. Sadece içlerinden dondurmacilik yapanlar, pazar (giregi) günleri dondurma yaptiklari zaman parça parça kar sattiklari da olurdu. Kar Yatagan'da hayir için var olan bir seydi. Dondurmacilar kari hem dondurma yapiminda hem de serbet ve karma yapmada kullanirlardi. Dondurma bir fiçinin içine yerlestirilen yuvarlak agizli, boylamasina uzun silindirimsi bir kap ile yapilirdi. Fiçinin içine kar doldurulur, karin orta yerine de bu kap yerlestirilirdi. Içine süt seker ve salep konduktan sonra kabin kapagindaki tutacak saga sola çevrilerek dondurma hazirlanir, daha sonra bu dondurma uzun demirdenbir kürek ile karistirilirdi. Bu islem kivamina gelinceye kadar sürdürülürdü. Bizim köyün bildigim en eski dondurmacisi Kümür (kömür) Mehmet idi. Yaninda çocuklari Veli ile Ali çalisirdi. Halen devam ediyorlar. Demek ki hatirladigim kadariyla 60'li yillardan beri bu isi yapiyorlar. Daha sonradan Kusamatlar ailesinin de bir ara dondurmacilik yaptigini bi liyorum. Pazar günleri köye gelen dondurmacilar arasina bir ara Karahöyük'lüler de katilmisti, sonradan onlari göremez oldum. Izmir ve Nazilli'de dondurma yapan makineler çikinca Kizilhisar'dan her gün dondurmaci , dondurma dükkani sahibi Ismet Önay. Fakat Kömür Mehmed'in oglu Ali, pazar günleri ve özel günlerde, dügünde bayramda, babadan gördügü usülle dondurma, karma ve serbet yapmaya devam ediyor. Bir taraftan dondurma kabini çeviriyor veya küregi ile karistiriyor. Bir taraftan da çuvaldan kar kürüyüp ta sa bosaltiyor. Üstüne pekmez koydugu tasi kasikla karistirirken disari tasmamasi için eliyle kapatiyor. Karistirip kivamina gelince müsterisine sunuyor. Dondurmanin müsterisini çagirmayi da ihmal etmiyor. Dondurma kaymak yemesi sevap...
Kahramanmaras dondurmasi
Dondurmanin bir sehir için stratejik bir mal haline geldigi tarihte görülmüs müdür bilmem. Ama, Kahramanmaras'i Türkiye'ye hatta dünyaya duyuran seylerin birisi oldugu kaçinilmaz bir gerçek. Kahramanmaras'in adiyla maruf dondurma ustasi Mehmet Kambur'un anlattiklarina göre dondurma yapimindaki sirlar ve gelisme sartlarini arastirmak için degisik firmalarca ajanlar gönderiliyormus. Böyle bir ajan Mehmet Kambur, Yasar Pastahanesi'nde çalisirken kendisine gelmis. Patronunu sormus.(3) Bir gazetedeki bu haberden ögrendigimize göre Mehmet Kambur simdi birçok ülkeye dondurma gönderiyormus. Yurt içinde de 100 civarinda bayi agi olusturabilirsem hedefime varacagim diyor.
Bunlari okuyunca 1991 yilinda Mehmet Kambur ile yaptigimiz çekimleri hatirladim. Mehmet Kambur bize o zaman geleneksel yolla yaptigi dondurmaciligi gelistirme çabalari içinde oldugunu, teknolojiye yatirim yaptiklarini hedeflerinin büyük oldugunu, kisa zamanda Türkiye'nin bir çok yerine dondurma götüreceklerini, hatta yurt disina dondurma göndereceklerini bir rüya gibi anlatmisti. Demek ki planli programli çalismayla azmin elinden bir sey kurtulmuyor. Bizim konustugumuz siralarda adi sani duyulmamakla birlikte Türkiye pazarinda yeri yoktu. Bugün dünyanin dondurma üreticileri arasinda ilk bese giriyormus. Kimbilir simdi de belki birincilik için planlar yapip çalisiyordur. Mehmet Kambur, malzeme ve teknik açasindan geleneksel yolu kullanirken üretimi fabrikalastiriyordu. Tasimada da yüzyillardir kullandiklari metodu, yani dondurmaciligin teknigini kullaniyordu. Dondurarak, sogutma sistemli araçlarla baska illere servis yapiyordu. Mehmet Bey'in anlattigina göre Maras dondurmasini Maras dondurmasi yapan seyler; Ahirdagi'nda yetistirilen keçilerden elde edilen süt, yine bu daglarda yetisen orkide, yani salep ile bunlari isleme usulüydü.
Mehmet Kambur dört nesildir dondurmacilik yapan bir aileden geliyor. Dondurmacilik onlar için sonradan ögrenilen bir sey degil. Kambur ailesi de Yatagan'da oldugu gibi, daha önceleri dondurmacilikla birlikte, karsanbas veya karsambas dedikleri karli pekmez ve karli meyve suyu yaparlarmis. Yatagan'da buna kisaca karma denirken, Kahramanmaras'ta karsambas adi veriliyordu. Biz yine dondurmaciliga geçelim: Dondurma yapiminda eskiden külek denilen bir kap kullanilirmis. Külegin içine de tulumba denilen bir baska kap yerlestirirlermis. Külek ile tulumbanin arasina da kar koyarlarmis. Kara da tuz serperlermis. Karin buraya sikistirilmasi isine de bastirik adini veriyorlarmis. Yani kar bastirilmis. Tuz, kari yavas yavas erittikçe açiga çikan serinlik de dondurmanin soguk kalmasini saglarmis.
Sütü hazirlarken, isitirken ucu yanmis bir agaç kullaniyorlar, bunun adina da öksa diyorlar. Sütün üstünde biriken yagi almayi anlatmak için de sütün yüzünü almak tabirini kullaniyorlar.
Dondurma yapan kisinin giydigi pantolon, navrum kumastan yapilirmis ve adina tuman derlermis. Dondurmaci tulumbayi çevirdikçe terler, bu sirada yardimina marhama dedikleri peskir yetisir. Marhama ya belde yaglik dedikleri kusagin içine sikistirilir ya da omuza atilir.
Atilla Kambur'un da katildigi sohbette eskiden dondurmanin nasil satildigi da anlatildi. Dondurmaci bir çingirakla dolasirmis. Bu esnada bazi sözler ve maniler söylermis. Mehmet ve Atilla Kambur'un babasindan dedesinden hatirladiklari söyle:
- Dondurma ye de güzelles
- Kaymak yüzlüye kaymak
- Dondurma çocuklari kandirma!
- Süte bali katarim
Dondurma yapip satarim
- Dondurmasi kaymak gibi
Kendisi biraz ahmak gibi!
- Dondurma tabak tabak
Ye de tadina bak
- Dondurma dondu gitti
Bir dondurmaya güzeller kandi gitti
- Süte bali katarim
Dondurmayi yaparim
Ustam öldü ben satarim
- Dondurmasi döndü gitti
Dondurmasi bitti gitti
Dondurma almayan güzeller üzüldü de gitti
- Süte seker katarim
Üstüne salep katarim
Ben dondurma yaparim
Güzellere satarim
Günde 18 saat çalisan isine asik Mehmet Kambur, gününü ofiste degil tezgah basinda ve dondurmayla ilgilenerek geçiriyor. Isine özen gösteriyor ve söyle diyor; "Benim 75 çesit dondurmam var. Digerleriyle bizim aramizdaki fark, bizdeki her kullanilan ürün dogal. Biz saf keçi sütü kullaniyoruz. Keçi balik gibi bir hayvandir ve sütündeki fosfor fazladir. Anne sütüne en yakin süt de keçi sütüdür. Günde yirmi ton süt aliyoruz. Meyvelerimiz özel seçiliyor. Visne, çilek hepsini seçip aliyorum. Hatta Kahramanmaras'da bu meyveleri bulmakta zorlanirsiniz, çünkü çogunu ben aliyorum. Kullandigimiz sahlebi de özel seçiyorum"
Iste bu özen onlari nesillerdir Kahramanmaras dondurmasinin adini yasatan isinin ustalari yapiyor. Maras'a gidenler kim olursa olsun Maras usulü kilim, hali ve diger el sanatlariyla süslü Yasar Pastanesi'ne ugrardi. Bunu yine pastanenin duvarlarina asili resimlerde görüyoruz. Her seviyeden politikaci devlet adami, sanatçi orada resimleriyle bunu isbatliyor. Ister sade yersin ister meyveli. Ister külahta, ister tabakta çatal kasik ile. Istersen baklavanin, dürümün üstüne koydurursun.
Biz dil örnekleri için gittigimiz Mehmet Kambur'un yanindan ülkemiz adina sevindirici bir mütesebbisin azmini görerek ayrildik. Sonraki yillarda onun rüyalarinin bir bir gerçeklestigini de uzaktan takip ettik.
Kar bastirmak
Anadolu'da iki seyde dondurma tabiri olarak karsilastik. Güzlük ekine çiftçiler dondurma diyorlardi. (Bala'nin, Sivas'in köyleri) Yiyecek olarak dondurma, bugün Anadolu'nun her yerinde ayni sekilde kullaniliyor. Don (ton) olarak rastlanmakla birlikte dondurma kelimesini eski metinlerde bulamadik. Kasgarli Mahmut'ta donma için donmus et'tong, et'tabiri kullaniliyor. Diger seyler için de aynisi geçerliymis. Süt için söyle diyebiliriz; tong süt'yani donmus süt. Fakat milletin buldugu isim en güzeli: Dondurma. Tarihi metinlerde pek karsilasmadigimiz bu yiyecek, Türkçe'nin kurallarina uygun çok güzel bir kelimeydi. Yine ayni türde yapilmis bir baska yiyecek olan kavurma ile ayni yapi özelliklerini gösteriyordu. Kavrulmus yiyecek. Dondurma da dondurulmus sey anlamina geliyordu. Dondurmayi sogutmakta kullanilan kar ise tarihi metinlerde en çok karsilastigimiz sözcüklerdendi. Kar bastirmak da Yatagan da oldugu gibi Maras'ta da kullaniliyordu. Yataganda kar kuyularina kar doldurup saklamaya kar bastirmak denirken burada dondurma külegi ile tulumba arasina kar bastirilmasindan bahsediliyordu ve bu isleme de bastirik diyorlardi. Kasgarli Mahmut yaz için kar bastirilip (buz) saklanan yere buzluk diyor. Ayrica dondurma kabini külegi veya tulumbayi kapagindan çevirme isine de dikkat çekmek isterim. Burada çevirmek döndürmek anlaminda kullaniliyor. Ama kebap yapmada oldugu gibi burada özel isim haline gelmemis. Bir fiil ifade ediyor. Halbuki sirikta çevrilerek pisirilen kebabin bir adi da çevirmedir. Maras dondurmasini meshur eden asil sey ise dövme dondurma olmasidir. Yasar Kambur, Maras dondurmasinin kaç defa karistirildigini (dövüldügünü) hesaplayarak yeni teknolojiye uygulamistir. Burada kullanilan "dövme" adiyla, yapilan "dövme" fiili Türkçe'nin en çok kullanilan isim ve fiillerinden biridir. Hali dövmek, karabiber dövmek, bakir veya demir dövmek, dalgalarin kiyiyi dövmesi, birine vurarak dövmek, vücudun herhangi bir yerine dövme yaptirmak, bugday dövmek, yemeklik dövmek ilk anda sayabilecegimiz dövme (dögme) sekilleridir. Bu kadarini sayarak arastirilmasi gerektigini belirterek geçelim.
Dondurmanin tarihi hakkinda kesin bir bilgi olmamakla birlikte dogu ülkelerinde ortaya çiktigi 17. Yüzyilda Avrupa'ya getirilerek, yayginlastigi konusunda görüsler bulunuyor.(4) Soguk yiyecek ve içecek olarak, karli serbeti, karmayi herhalde daha öncelere götürebiliriz ama, dondurma hakkinda bildiklerimiz bu kadar. Türkler belki de dondurma yerine yine sütle yaptiklari, bulamaç (bulmaç) gibi yiyecekleri tercih ediyorlardi. Benim çocuklugumda seker pek yayginlasmadigi için pekmez, seker ve un (nisasta) karistirilarak yapilirdi. Yatagan'daki söyleyisi de bilmeç idi.
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel'in 15.yy'da Anadolu'da yasayan Ruseni adli sairden söyle bir beyit aktariyor;
Ne unu var idi ediydi tutmaç
Gehi omaç edip gehi bulamaç
Ankara Kizilcahamam köylerinden birinde de hastalar için yaz aylarinda da kari erimeyen bir yerden, Dede adiyla anilan mevkiden kar getirirlermis. Mahmut Çetin'in bize sözlü olarak aktardigina göre hastalara ölmeden Dede'nin kari olsa da serinleseydim. Içimin yanginini giderseydim , derlermis.
Bir de Istanbul'da kar helvasi yapildigina Yavuz Sultan Selim dönemine ait bir kaynakta rastliyoruz. Burada verilen yiyecek adlari arasinda kar helvasi adi da geçiyor. (5) Biz bu kar helvasinin Yatagan'da karma, Kahramanmaras'ta karsanbas adiyla bilinen karli pekmez oldugunu saniyoruz. Sanliurfa'da da kar helvasi veya karmaya karlamaç denirmis. Hatta kar buz saticilari söyle bagirirmis: Eskimo buz! Karlamaç, seker topragi!
Abdülaziz Bey, 19. yüzyil sonu ve 20. yüzyil basinda Osmanli adet ve geleneklerini anlattigi kitabinda, dondurmadan bahsediyor ve mesireye çikanlarin dondurmacilardan dondurma aldiklarini kaydediyor. Daha önceden geldigini zannettigimiz bir baska soguk yiyecek olarak da buzlu hosafi sayiyor. (6) Siverek'de de Karci soyadini tasiyan bir sülale bulunuyor. Sair Mehmet Ragip Karci da bu sülaleden. Onun verdigi bilgiye göre kar burada çok önemli bir maddeymis ve eskiden kar emini bulunurmus. Yaz aylarinda çok sicak bir iklime sahip Siverek'de karin önemli olusunu ve kar emini bulunmasini yadirgamamak gerekir.
Yalniz dondurmanin çogu zaman kaymakla birlikte anilmasi hatta bazen kaymak denmesi, (Mehmet ve Atilla Kambur Kahramanmaras'ta dondurmaya kaymak dendigini belirtmisti) Ingilizce'de de "Ice creme" olmasi, dondurma ile kaymak konusunu gündeme getirmektedir. Nitekim Maras'ta da Yatagan'da da dondurma satista dondurmacinin dondurma kaymak dedigini göz önünde bulunduralim... Ama bu konuda, bu kadarini hatirlatip tamamlayalim.
Tarsuslular karsambaç ile serinliyor
Toros Dağları'nın yüksek kesimlerinde erimeyen kar örtüsünü özel olarak getirterek Tarsuslu vatandaşlara yaz sıcağında kar keyfi yaşatan Ali Öksüz(32), Yüksek yayla kesimlerinde özel olarak getirttiğimiz kilolarca karı tek kişilik kâselerdeki karın üzerine şurup, pekmez veya bal, vişne, portakal, çilek, gül şerbeti dökülerek hazırlanan karsambacı 1 TL gibi cüzi miktara satıyoruz. Vatandaş serinlemek için her çareye başvurmaya hazır. Bizlerde vatandaşı serinletmek için uğraşlar sonucu özenle hazırladığımız buz gibi karsambacı satarak hem vatandaşı biraz rahatlatıyoruz hem de kendi aile ekonomimize katkı sağlıyoruz.�edi.
Karsambacın her yönü ile faydalı olduğunu söyleyen Öksüz, Karı Toros Dağlarından taşıyan karcılar çuvalını 30.00 TL"den bizlere getiriyorlar. Tarsus"un yanı sıra Mersin, Adana"daki Karsambaçılara otobüslerle kar gönderiliyor. Ancak bu yıl Ramazan ayinin yaz sezonu içerisinde başlayacak olması nedeniyle erken bitecek olan Karsambaç sezonundan bu isle uğraşan esnafın kar beklentisi az. Ama yine de yaz sıcağında her kese faydası olan bir işle uğraşmamız bizleri huzurlu yapıyor.dedi.
Yakıcı yaz sıcakların etkili olduğu bu dönemde Tarsuslu bazı vatandaşlar ise yaz ortasında kar yemenin zevkli olduğunu ve biraz serinlediklerini vurgulayarak, "Çukurova sıcağında evde otururken nem ve sıcaktan bunalıyoruz. Karsambaç alarak sıcaktan bunaldığımız zaman yiyerek serinliyoruz. Karı pekmez ile karıştırıp böyle yemek hem çok lezzetli hem de vücudu dinç tutuyor.dedi.
AİS KACANG
KARSAMBAÇ
Malzemeler
Kar
Portakal şurubu veya
Gül Şurubu veya
Üzüm Pekmezi
Hazırlanışı
Hiç Yediniz mi ? :))Yaz aylarınında güneyin vazgeçilmezlerinden.
Kışın Toroslar da yağan karlar yerinde sıkıştırılarak blok haline getiriliyor ve yine Toros’lardaki derin ve serin kuyularda saklanıyor.(1900 metre).
Yaz ayı geldiğinde bu bloklar satışa sunulacağı kadarıyla merkezlere eşek veya atlarla indiriliyor.Erimemesi için aynı blok halinde torbaya ve keçeye sarılıyor.
Servis esnasında, bu kar derince geniş bakır kap içine bir mala ile kazınıyor. Kazınan kar rendesi bu kap içersinde çok seri bir biçimde karıştırılıyor (ayrışması için)
Kaselere konup üzerine gül ,portakal şurubu veya üzüm pekmezi konarak satılıyor..Ağızda tıkır tıkır dişlediğiniz kar , şurupla enfes ve soğuk bir tat bırakıyor.
Karsambaç, rendelenmiş buz veya temiz karın üzerine tatlı bir şurup ekilerek hazırlanan bir tatlıdır. Güney illerinde rastlanan bir tatlıdır. Yayla kültürü olan bölgelerde rastlanır. Şehirde bahar, yüksek yaylalarda ise hala sert iklimin sürdüğü zamanlarda yenildiğinde ilginç bir zıtlık ortaya çıkar.
Karsambacın iki ana unsuru vardır: Buz ve şurup. Buz büyük bir kalıptan traşlanarak elde edilebileceği gibi temiz karlar da toplanabilir. Tek kişilik porsiyon olarak kaseye doldurulan karın üzerine tatlı bir şurup gezdirilir. Üzerine süs olması için nane yaprağı veya şeker edilebilir.
Kar toplarken dikkat edilmesi gereken unsur karın üst tabakasını ince olarak alıp atmaktır. Böylece havadaki toz ve diğer parçacıkların temas ettiği kısım atılmış olur. Altta hava ile uzun süre temas etmemiş olan kar kürek veya kaşık yardımıyla toplanır. Karın zemindeki sularla, toprak ve otlarla temas etmemiş olmasından emin olmak için karın her küremede kuru ve beyaz olmasına dikkat edilmelidir.
Tepeleme bir kaseye doldurulan buz şurup için hazırdır. Burada çok değişik tatlı karışımlar kullanılabilir. Aşağıda verilenler sıkça rastlanan çeşitlerdir.
* Pekmez, en sık rastlanan karsambaç şurubudur.
* Kızılcık şerbeti, bu şekilde yapılan karsambaç bicisiz Bici bicidir.
* Tatlı şurubu, baklava, şöbiyet gibi şuruplu veya künefe gibi şıralı tatlıların dibinde artmış olan şurupların kar üzerine ekilmesiyle yapılır. Özellikle bir süre tatlı ile beklemiş şuruplardan gelen tatlının hafif tadı değişik bir karsambaç yaratır.
* Şerbetler, değişik meyvelerle hazırlanmış her türlü koyu şerbet özü.
Dünya mutfağında karsambaç [değiştir]
Karsambaca çok benzeyen bir tatlı Amerika'nın Louisiana eyâletinde yapılmaktadır. Temizce toplanan karın üzerine şeker kamışı şurubu ekilir.
Bazı hazırlama türlerinde buza vanilya, süt ve şeker gibi dondurma malzemeleri veya çırpılmış yumurta akı katılabilir. Bu şekilde hazırlanan tatlıya Kar dondurması (snow ice cream) denilir.
Kanada mutfağında yapılan tire d'érable (tir dörabl okunur) da kar kullanılarak yapılan benzer bir tatlıdır.
Akağaç şurubunun kaynatılarak hafifçe ağdalaşması sağlanır. Bu şurup temiz karın içine dökülerek çabuk donması ve karamelimsi bir doku alması sağlanır.
Karsambaçtan farkı karın yenmemesi, donan şurubun çatalla çekilerek ayrıca servis edilmesidir.
Bunların yanı sıra, Malezya'da da Ais Kaçang adında bir tatlı tüketilmektedir. Üzerine şerbet dışında rendelenmiş hindistan cevizi ve yer fıstığı; bazen de jöle, tatlı mısır ve fasulye konulur.
Bici bici, karsambacın pişmiş nişasta veya muhallebi küpleriyle sunulanıdır.
ÇİKOLATALI MUS (DONDURMA)
Çikolatalı Mousse Tarifi
19 Nisan 2010 | Kategori: Çikolata
ÇİKOLATALI MOUSSE (MUS) TARİFİ
Malzemeler
6 kişilik
- 240 gram bittersweet (%70 kakao) çikolata, ince doğranmış
- 1/3 su bardağı (80 ml) tam yağlı süt
- 3 çorba kaşığı şeker
- 1/8 çay kaşığı tuz
- 2 yumurta sarısı
- 4 yumurta beyazı
- 200 ml krema, soğuk
Yapılışı
- Daha sonradan süt kremasını çırpmakta kullanacağınız orta boy bir karıştırma kabını ve bir tel çırpıcıyı soğumak üzere buzluğa koyun. Bunları soğutmak kremayı daha kolay çırpmanıza, çırpıldığında yağ parçalarının birbirine daha sıkı tutunmasına ve dolayısıyla daha başarılı bir krema elde etmenizde yardımcı olur.
- Çikolatayı benmari usulü eritin, eridikten sonra benmariden alıp bir kenarda bekletin.
- Yumurta sarılarını orta boy bir karıştırma kabında çatalla hafifçe çırpın ve bir kenara ayırın.
- Ufak boy bir tencerede süte şekeri ekleyip eriyene kadar karıştırın ve kaynama noktasına getirip ateşten alın.
- Kaynamış sütü yumurta sarılarının üzerine damla damla dökerek bir tel çırpıcı yardımıyla çırpmaya başlayın. Sütü başlangıçta azar azar eklemeniz gerekiyor, aksi taktirde yumurta sarıları çok çabuk pişip katılaşır. Kaynamış sütün yarısı bu şekilde azar azar eklendiğinizde yumurta sarıları da yeterince ısınmış olacaktır; sütün geri kalanını bir seferde dökebilirsiniz.
- Sütlü karışımı erimiş olan çikolataya ekleyip biraraya gelene kadar karıştırın.
- Ayrı bir karıştırma kabına yumurta beyazlarını koyun, benmariye oturtun ve dokunduğunuzda vücut sıcaklığından biraz daha sıcak olana kadar aralıksız çırpın.
- İyice ısındığına emin olduktan sonra benmariden alıp tuzu ekleyin ve tel çırpıcıyı kaldırdığınızda ucundaki yumurta beyazı havada kalacak şekilde kıvam alana kadar çırpın.
- Yumurta beyazlarının üçte birini çikolatalı karışıma ekleyip yedirin. Geri kalan kısmını da ekleyip, bu sefer çok fazla havasını kaçırmamaya dikkat ederek daha hafif hareketlerle yedirin.
- Buzlukta soğuyan karıştırma kabına kremayı döküp ters çevirdiğinizde akmayacak sertliğe gelene kadar çırpın. Çikolatalı karışıma ekleyip, tekrar söndürmemeye özen göstererek karıştırın.
- 6 adet 80 ml hacmindeki kaplara pay edip en az 2 saat buzdolabında soğumaya bırakın.
- Tazeliğini 3-4 gün koruyacaktır ama bekledikçe koyulaşacağı için aynı gün içinde servis etmenizi öneririm.
BUZLU ANANASLI GRANİTA
Buzlu Ananasli Granita
Amerikada heryerde, tum iceceklerde, bardak agzina kadar buzla doldurulur. Eger siz “buzsuz istiyorum” demezseniz, kesinlikle bol buzlu bir icecek gelir.
Yeni geldigimde daha once, bu kadar abartili buz kullanan bir ulkede bulunmadigimdan cok tuhafima giderdi. Cok kez restaurantlarda bardagimi ozur dileyerek geri cevirmisimdir.
Simdi artik oyle alistimki kendim bile sasiyorum.
Is geregi Almanya’ya giden bir Amerika’li arkadas ise, ” garsondan cola bardagimin icine buz koymasini istedim. Icine sadece 3 kup buz koyup getirmis, yaa..” diye birbirlerine gulerek anlatmalari ise bana “farkli kulturler, farkli adet ve aliskanliklar” sozunu gulumseyerek hatirlamami sagladi.
Kendime ev tipi buz kirma (traslama) makinesi aldim. Turkiyede buna granita frozen makineside diyorlar. Kup buzlari icine atiyorsun, rendeliyor ve istedigin surubu, suyu, meyveyi, alkollu yada alkolsuz icecegi icine katarak, sahane kokteyler elde ediyorsun. Standmikseri olanlar rahatlikla hazirlayabilir.
Bu tarifimi AtolyeMis’in ev sahipligini yaptigi “Soguk birseyler olsun” konulu etkinligine gonderiyorum. Aslihan hanima basarilar diliyorum.
Buyrun simdi tarife
YOĞURT GRANİTA
Yemeğin Yapılışı
Büyük bir kasede çilekleri ezip yoğurtla karıştırın. Karışımı geniş bir tavaya yayın ve üstünü kapamadan 1 saatliğine derin dondurucunuzda bekletin. Karışımı dolaptan çıkardığınızda oluşmuş buzlu parçaları da ufalayarak karıştırın. Yeniden dondurucuya koyun ve tamamen donana kadar her yarım saatte bir karıştırın. (yaklaşık 2 saat) Taze çilek veya böğürtlenle süsleyerek servis edin.
Havalar Sıcak Granita Yapalım
Havalar Sıcak Granita Yapalım |
| |
|
| |
| Granitanızı nasıl seversiniz? Şampanyalı, portakallı-fesleğenli, limonlu, karadutlu?..
1. 350 ml su ve 125 gr şekeri kaynayıp eriyene kadar karıştırın. Ateşten alın, limon suyunu ekleyin. Soğuması için içinde buzlu su olan bir kabın içine yerleştirin. Derin olmayan bir kaba dökerek buzluğa yerleştirin, sertleşene kadar bekletin.
1. Şeker ve 240 ml suyu küçük bir tencerede kısık ateşte şeker eriyene kadar karıştırın. Ateşten alın, fesleğenleri içine koyun, 15 dakika bekletin.
1. Küçük bir tencerede 450 ml suyu şeker ile 1 dk şeker eriyene kadar karıştırın.
|
ÇİLEKLİ NANELİ GRANİTA
Malzemeler:
1 su bardağı tozşeker
350 gram su
3 adet taze nane yaprağı
600 gram taze çilek
1 çorba kaşığı limon suyu
Yapılışı:
Şurup için bir tencerede tozşeker, su, limon suyu ve nane yaprağını 10 dakika kısık ateşte pişirin. Şurubu ocaktan alıp soğumaya bırakın. Taze çilekleri temizleyip blenderde ezdikten sonra metal bir kaba aktarın. Üzerine şurubu ilave edip karıştırın. Buzlukta kenarları donmaya başlayınca her 20 dakikada bir çatal yardımı ile buzları kazıyın. Tam donduğunda granitanız servise hazırdır. Taze nane yaprakları ve meyvelerle süsleyip hemen servis yapın.
Tarçınlı Kahve Granita Tarifi
Şekeri, tarçını ve kakaonun yarısını
ESPRESSO GRANİTA
1/2 çay kaşığı kakule ve 60 gr. espressoyu bir kapta karıştırın, üstüne
Hazırladığınız kahveyi ince bir süzgeçten geçirin, şeker ile tatlandırıp soğuması için buzdolabına koyun. Sonra düz bir kaba alıp buzlukta 3 saat dondurun.
80 ml. portakal suyu, 40 gr. şeker ve 3 adet yumurta sarısını derin bir kaba alın, sıcak su dolu başka bir kabın üstüne oturtup krema, kıvamına gelinceye kadar karıştırın.
Kremayı aynı şekilde bu kez buz dolu bir kabın üstünde benmari usulü soğutun.
Buzluktaki kahveyi buz kristalleri oluşuncaya kadar karıştırıp porsiyonluk bardaklara paylaştırın.
Sosu ilave edip servis yapın.
karpuzlu granita
- 250 gr (1 ölçü) pudra şekeri - 1.5 kg karpuz * Farklı bir lezzet için- son dondurma işleminden önce 2 çorba kaşığı nane ile tatlandırabilirsiniz.
Şekeri 250 ml(1 ölçü) su ile birlikte bir tencereye koyarak şeker tamamen eriyene dek kaynatın. Ateşi kısarak fazla köpürtmeden 5 dakika daha pişirin. Geniş bir kaseye geçirerek soğumaya bırakın. Karpuzun kabuklarını soyun ve etli kısmını blenderdan geçirin. Püre kıvamına gelene dek karıştırın ve çekirdeklerini ayırın. Şekerli şurup ile karpuzu karıştırın ve metal bir kaba yayın. 1 saat ya da kenarları donana dek dondurucuda bekletin. Donan kısmı bir çatal yardımıyla karıştırın. Karıştırma işlemini birer saat arayla en az iki kere tekrarlayın. Buz kristalleri oluştuğunda hemen servis edebilir ya da buzluğa geri yerleştirip, servis etmek istediğinizde bir çatalla karıştırabilirsiniz.
neskafeli granita
Malzemeler 100 gr. nescafe
200 gr. şeker
Çok ince kıyılmış buz
Krema Köpüğü
limon granita
- 315 ml (1+1/4 ölçü) limon suyu - 1 çorba kaşığı limon kabuğu - 200 gr pudra şekeri
Limon suyu, limon kabuğu ve pudra şekerini küçük bir tavaya koyun, kısık ateşte 5 dakika ya da şeker eriyene kadar kaynatın. Tavayı ateşten alın ve soğumaya bırakın. Karışıma 500 ml (2 ölçü) su ekleyin ve iyice karıştırın. 30x20 cm ölçülerinde metal bir tabağa koyarak kenarları donana kadar buzdolabında soğutun. Çatal yardımıyla donan kısmı bir çatalla karıştırın, tekrar karışıma ekleyin ve her 30 dakikada bir bu işlemi tekrarlayın. Servis yapmadan önce yine çatalla karıştırın. Servis için limon granitayı 6 bardağa kaşıkla paylaştırın.
granita di limone limonlu su dondurması malzemeleri:
2. 5 bardak su
100 gr. (yarım bardak) toz şeker
4 adet limon (iri)
granita di limone limonlu su dondurması tarifi:
buzdolabını en soğuk dereceye ayarlayın. suyu, şekeri ve incecik soyulmuş 2 limonun kabuklarını bir kaba koyun. şeker eriyinceye kadar karıştırarak kaynatın. şeker eridikten sonra 5 dakika kadar kaynatın. ateşten indirin ve bir miktar soğutun. dört limonun suyunu katın. karışımı derin olmayan bir kaba süzün ve macun kıvamına gelinceye kadar dondurun. dondurma müddetinde yenemeyecek kadar sertleşmemesi için 2 veya 3 kez karıştırın.
afiyet olsun...
böğürtlenli granita
MALZEMELER
270 gr böğürtlen
80 gr toz şeker
160 ml su
1 tatlı kaşığı limon suyu
HAZIRLANIŞI
Küçük bir sos tenceresinin içine toz şekeri ve suyu koyun. Toz şeker tamamen eriyip, sos hafifçe fokurdamaya başladığında ocağın altını kapatın. Limonu ekleyin. Bir kaşık yardımıyla sosu 1-2 dakika karıştırın ve iyice soğuyana kadar bekletin.
Böğürtlenleri, el blenderiyle püre haline getirin.
Soğuyan şerbetle bu püreyi karıştırın ve tel süzgeçten geçirin.
Plastik veya çelik bir saklama kabına koyun ve kaşığın sırtıyla üzerini düzleştirin. Kapağını kapatın.
Saklama kabını difrize yerleştirin ve 2 saat kadar bekletin.
Bu sürenin sonunda difrizden çıkardığınız granitayı bir çatal yardımıyla kenarlardan içeri doğru harmanlayın. Çok fazla karıştırmamaya dikkat edin. Aksi taktirde granitanız sorbe olur.
Kabı tekrar difrize koyun. Bir kaç saat (3-4 saat) daha difrizde bekletin.
Ara sıra çatalla karıştırmaya devam edin.
Ve nihayet servis sırası geldiğinde şık bardaklara paylaştırın.
Afiyet olsun..
portakallı granita
Taze Portakallı Granita Tarifi:
1 – Portakal ve limonun kabuklarını, beyaz kısımlarını almayarak ince şeritler halinde doğrayıp, süsleme için bir kenara ayırın. Meyveleri ikiye bölüp sularını bir sürahiye dökün ve bir kenara ayırın.
2 – Şekeri ve suyu bir tencereye koyup, şeker tamamen eriyene kadar karıştırarak pişirin. Kaynayınca karıştırmayı bırakıp, şurup kıvamına gelene kadar kaynatın. Sonra ateşten alıp portakal ve limon kabuğunu ilave edin ve tencereyi hafifçe sallayın. Kapağını kapatıp soğumaya bırakın.
3 – Şekerli şurubu süzüp, derin olmayan bir kaba koyun ve üzerine meyve suyunu dökün. İyice karıştırdıktan sonra karışım sulu kar kıvamına gelene kadar kapağını kapatmadan 4 saat kadar dondurun.
4 – Yarı donmuş karışımı buzluktan çıkarıp bir çatalla karıştırın ve tekrar buzluğa koyup, tamamen donana kadar 4 saat buzlukta bırakın.
5 – Servis yapmak için; karışımı bir kaseye koyup 10 dakika oda sıcaklığında soğuttuktan sonra buzları kırarak ayaklı bardaklara koyun. Portakal ve limon dilimleriyle süsleyin. Sade olarak ya da yanında şekerli bisküvilerle servis yapın. Bisküvilerin yağ içerdiğini unutmayın.
Kızılcık granita ve vanilyalı dondurma
Kekremsi ve ekşi tadıyla çok az tüketilen kızılcığın faydalarını öğrendikçe ben de onunla hazırlayabileceğim herşeyi deniyorum. Kızılcık şurubu tarifimde birazcık bahsettiğim faydalarına burada hiç girmeyeceğim. Bir tek şey hariç. Hani ateş düşürücü etkisi vardı ya, işte o sebeble menopoz dönemindeki ateş basmalarına da çok iyi gelirmiş. Bütün bunlara içindeki sahip olduğu yüksek oranda ki melatonin hormonu sebep oluyor. Bu da şu demek oluyor, hem tatlı yiyeceğiz, hem de şifa bulacağız. O zaman bu nefis granitaları da da yerken vicdan azabı çekmeyeceğiz demektir. Vallahi bunu ben demiyorum uzmanlar diyor. Hem ramazan akşamları için de, kolay olduğu kadar gayet hafif bir tatlı. Unutmayın Eylül ve Ekim ayları bol bol tüketmek için kızılcığın en bol ve lezzetli olduğu zamanlar...
Malzemeler:
- 500 gram kızılcık,
- 5 bardak su,
- 2 su bardağı toz şeker,
- Vanilyalı dondurma.
Hazırlanışı:
- Yıkanmış kızılcıkları ve suyu bir tencereye koyun, kaynatın.
- Kızılcıklar iyice yumuşayınca içine toz şekeri ilave edin, karıştırın, altını kapatın, soğumaya bırakın.
- Hazırlanan kızılcık suyu ılıdıktan sonra, tel süzgeçten geçirerek bir cam kaseye aktarın. Pişmiş kızılcıkları da tahta kaşık yardımıyla süzgeçten geçirin, suyu ile karıştırın.
- Soğuyan kızılcık suyunu yayvan bir cam ya da porselen kaba koyun, derin dondurucuya yerleştirin.
- İki saat sonra donmaya başlayan kızılcık suyunu bir çatay yardımıyla iyice karıştırın. Bu işlemi birkaç defa tekrarlayın. Sonuçta kristalleşmiş bir görünüm elde edeceksiniz. İşte o zaman granitanız hazır olmuş demektir.
- Servis bardağını bir kat granita, bir kat vanilyalı dondurma ekleyerek hazırlayın. İsterseniz nane yaprağı ya da taze böğüntlen gibi meyvelerle süsleyin.
- Servisten 10-15 dakika önce hazırlarsanız kaşık yerine, geniş bir pipetle servis edin.
Dikkat edelim!
- Granitayı aynı yöntemle başka meyvelerlede hazırlayabilirsiniz.
- Çok soğuk değil de, biraz bekletip servis ederseniz daha lezzetli olur.
- Yaz ya da kış her mevsimde rahatça tercih edilebilecek hafif bir tatlı.
- Meyve sevmeyen çocuklar için çok uygun. Ağustos 2009
kahveli granita
Kahve içmeyi seviyorsunuz. Peki onu soğuk olarak hiç denediniz mi? Eğer cevap hayırsa, bunaltıcı yaz sıcaklarında size hararet yapmayacak bu buz gibi lezzeti mutlaka denemelisiniz. Mis gibi kahve kokusu ve tadı eşliğinde ağzınızda eriyen bu tada hiç süphesiz hayran kalacaksınız.
Malzemeler
• 115 gr toz şeker
• 3 su bardağı su
• 2 tatlı kaşığı granül kahve
Üzeri için
• 1 poşet kremşanti
• 1 su bardağı süt
• 1 yemek kaşığı kahve çekirdekleri
Yapılışı
1. Toz şeker ile 2 su bardağı suyu tencereye alın ve şeker eriyinceye kadar sürekli karıştırarak pişirin.
2. Piştikten sonra ocaktan alın ve soğumaya bırakın.
3. Ayrı bir tencerede 1 su bardağı su ile granül kahveyi ısıtın ve soğumaya bırakın.
4. Soğuyan şekerli şurubu ve kahveyi karıştırın.
5. Kenarları yüksek olan bir kaba boşaltıp donuncaya kadar buzlukta bekletin.
6. Kremşantiyi sütle birlikte krema kıvamına gelene kadar çırpın.
7. Donmuş kalıbı buzluktan çıkarın ve çok sıcak suyun içinde 2-3 saniye bekletin.
8. Çatal yardımı ile kalıbın içinden küçük parçalar alın ve servis yapacağınız bardaların içine doldurun.
9. Üzerine hazırladığınız krem şantileri paylaştırın ve kahve çekirdekleri ile süsleyerek servis edin.
Afiyet olsun.
şeftalili granita
2 su bardağı şeftali püresi (4 adet olgun şeftalinin kabuklarını soyun, bir blender yardımıyla püre haline getirin)
3/4 su bardağı toz şeker
1 su bardağı su
2 tatlı kaşığı limon suyu
Hazırlanışı:
Küçük bir sos tenceresinin içine toz şekeri ve suyu koyun. Toz şeker tamamen eriyip, sos hafifçe fokurdamaya başladığında ocağın altını kapatın.
Bir kaşık yardımıyla sosu 1-2 dakika karıştırın ve iyice soğuyana kadar bekletin.
Şeftali püresine, kararmaması için limon suyunu ekleyin. Soğuyan şerbetle karıştırın.
Plastik veya çelik bir saklama kabına koyun ve kaşığın sırtıyla üzerini düzleştirin. Kapağını kapatın.
Saklama kabını difrize yerleştirin ve 2 saat kadar bekletin.
Bu sürenin sonunda difrizden çıkardığınız granitayı bir çatal yardımıyla kenarlardan içeri doğru harmanlayın. Çok fazla karıştırmamaya dikkat edin.
Kabı tekrar difrize koyun. Bir kaç saat (3-4 saat) daha difrizde bekletin.
Ara sıra çatalla karıştırmaya devam edin.
Ve nihayet servis sırası geldiğinde şık bardaklara paylaştırın.
GRANİTA NEDİR
Sicilya’nın en önemli lezzetlerinden biri olan granita, suyun dondurulup buz haline getirilmesiyle hazırlanıyor. Yapılışı açısından sorbe ve karsambaçla benzerlik gösteren granita özellikle karadut, karpuz, şeftali, çilek, vişne ve kayısı gibi leziz yaz meyveleriyle hazırlanınca tadına doyum olmuyor
Sıcaklık ve nem, termometrenin derecesini her gün biraz daha yükseltirken, serinletecek bir şeyler bulmak gerek. İstanbul’dan aldığım haberlere göre sıcak gerçek anlamda bayıltıcıymış. Alaçatı’da da sıcaklık son safhada, fakat en azından akşamları hoş bir esinti, ferahlatan bir hava var. Böyle sıcak havalarda soğuk tatlılar (ki bunların başında dondurma gelir) pek bir hoş olsa da benim tercihim nispeten daha az şekerli ve meyveli lezzetlerden yana. İşte bugün size bahsedeceğim granita tam anlamıyla böyle bir lezzet. Az şekerli, buz gibi, ferahlatan bir tat...
Çinliler’in uzun zaman önce yiyecekleri dondurup sonra da kırarak tüketmesi aslında tüm dondurma ürünlerinin çıkış noktasını oluşturuyor. M.S. 600’lü yıllarda Çin’den kıtalar arasına hızla yayılan buzlu yiyecekler şaraplarla tatlandırılıp, işin içine bal ve meyveler de girince bugünün sorbe, granita ve dondurmalarının teker teker ortaya çıktığını görüyoruz.
YAPIMI ÇOK BASİT
Kökleri 17’nci yüzyıla dayanan granita’nın İspanyol mu, İtalyan mı yazılı kaynaklarda çok net olmasa da, bugün Sicilya’nın en önemli lezzetlerinden biri. Yapımı ise oldukça basit... Granita suyun dondurularak buz granürleri haline getirilmesiyle hazırlanıyor. Aslında bu yöntem sorbe ve karsambaç yapımıyla oldukça benzerlik taşıyor. Birinde aromatik malzemeler buz halindeyken, diğerinde ise malzemeler suya karıştırılıp birlikte dondurularak hazırlanıyor.
SORBEYE BENZİYOR
Karsambaç yapımında kullanılan aromatik malzeme kırılmış, ufalanmış buzlara karıştırılıyor. Osmanlı döneminden miras kalan, tanıdık bir lezzet karsambaç. Hatta o dönem karsambaç kış aylarından yaz için derin kuyulara saklanan karlara eklenen ezilmiş meyve, süt ve sahleplerle hazırlanmaktaydı.
Sorbe ise mantık olarak granita’ya daha yakın. Sadece son aşamada sorbenin buz granülleri daha ince, daha pürüzsüz oluyor ve su oranı granita’ya göre daha fazla. Granitanın ise su oranı meyve püresi veya meyve suyu oranına göre çok az, granülleri daha yoğun.
ORİJİNALİ KAHVEYLE YAPILIR
Granita’nın orijinali kahveyle yapılıyor. Ancak yapımının kolaylığı ve tatlılara uyumu nedeniyle meyveli çeşitlerine de sıkça rastlayabilirsiniz. Şimdilerde su oranı yüksek meyve bulunmak kolay olduğundan bu örnekleri arttırabilirsiniz. Özellikle karadut, karpuz, şeftali, çilek, vişne ve kayısıyla hazırlayacağınız granitaların lezzeti doyumsuz olacaktır. Bunun için kullanmak istediğiniz meyveyi bolca yıkayıp biraz şekerle blender’dan geçirin ve bu malzemeyi dörtte biri kadar suyun içinde karıştırın. Arzu ederseniz içine limon kabuğu, limon suyu, yeşil limon, satsuma (bir tür mandalina) veya portakal kabuğu ekleyerek lezzeti arttırın.
Şimdi gelelim yapımına... Hazırlanan meyve püreli suyu derin bir kaba koyup derin dondurucuya kaldırıyoruz. Yarım saatte bir çatalla ezip buzu granüllü hale getirterek donmasını sağlıyoruz. Yapımındaki tek püf noktası bu buz granüllerinin kar kıvamında olması. Granita, bu buzlu dokusuyla sıcak günlerde ilaç gibi gelecek bir serinletici lezzet... Hepinize afiyet olsun!
ve bir granita makinesi