Böğürtlen kelimesinin İngilizce karşılığı olan Blackberry size de peşinizi bırakmayan yüzlerce e-posta ve yanıp sönen ışığını gördükçe bakmadan rahat edemediğiniz bir cihazı hatırlatıyorsa yalnız değilsiniz. Bu inanılmaz derecede sağlıklı meyvenin İngilizce karşılığı maalesef bu mobil cihaz tarafından öylesine sahiplenilmiş ki Google’da kelimeyi aratınca bile ilk on sayfada farklı Blackberry modellerinin dışında meyve olarak böğürtlene ilişkin tek bir satır bile çıkmıyor. İnanması güç ama gerçek maalesef. İsmi, bir teknoloji devi tarafından çalınmış bu küçük siyah mücevhere iade-i itibar yapılmasına yardım edecek bir tarifim var bu sefer. Ama ne tarif! Her kaşıkta sizi hem ferahlatacak hem de böğürtlenin tadını uzun süre damağınızdan eksik etmeyecek cinsten.
Pek çoğumuz tek bir tipiyle (Evergreen olarak adlandırılan) karşılaşsa da aslında böğürtlenin de yetiştiği bölgeye gore Himalaya, Silvan, Marion ve siyah elmas gibi farklı farklı türleri var. Amerika, özellikle de Oregon civarı dünyadaki böğürtlen ihtiyacının büyük bir kısmını karşılıyor ancak Latin Amerika ve Avrupa’da da üretildiği için pek çoklarının aşina olduğu bir tat.
Son yıllarda çok fazla duyduğumuz, sağlıkla ilgili her yazının içinde en az üç defa geçen “antioksidan” açısından çok zengin bir meyve böğürtlen. Sağlık konularındaki bir diğer popüler figür olan serbest radikalleri milli bayramlardaki temsili milisler gibi bir anda ortadan kaldırma gücüne sahip olduğu için de çok revaçta. Hatta okuduğum bir kitapta eskiden kızılderili kadınların düşükleri önlemek için avuç avuç böğürtlen yediği bilgisine rastladım. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi pazardaki satıcılar ona “kara doktor” adını yakıştırmış bile. Ne yalan söyleyeyim, en iyi ajansların çalıştığı değme pazarlama kampanyalarında bile faydanın müşteriye bundan daha basit bir dille anlatıldığına şahit olmadım şimdiye kadar.
İki yılda sadece bir defa meyve veren bir tür diken aslında bitkinin kendisi. O yüzden iyisine rastlarsanız bir daha bulamayacakmış gibi silip süpürün derim. Neyse ki iyi böğürtlen kendini kolayca belli ediyor. Koyu, her yerinde rengi aynı tonda, parlak, üzerinde herhangi bir ezik ya da yumuşamış kısım olmayan bir böğürtlenin tadına doyum olmaz. Ama dikkat edilmesi gereken tek bir husus var –gerçi kişisel olarak benim bir sıkıntım yok bu koşulu sağlamakta ama yine de yazayım- böğürtlenin tadı ilk alındığı gün, hatta mümkün olsa toplandığı gün diyeceğim ama onu bulan şanslı kişi çok fazla yok haliyle, doruğunda olur. En iyisi hemen tüketmektir ama saklamanız gerekirse de buzdolabına bile koysanız bilin ki üçüncü gün sonunda hala yemediyseniz ona artık veda etmelisiniz çünkü böğürtlen bu sürenin sonunda nefasetini kaybeder ve tadı bozulur. Ama tüm bunlar size korkutmasın, böğürtlen tadını uzun süre alacağınız, en ferahlatıcı sorbelerden birinin tarifini vereceğim size.
Bu sorbeyi mevsimin son böğürtlenleri ile yaptım ki tadı bir süre daha damağımda kalsın. İtiraf etmek gerekirse hala daha sonbaharın yaklaştığına, hatta neredeyse geldiğine inanmak istemediğimden sorbe gibi yazlık reçeteleri yapmaya devam ediyorum evde. Kısa süre içinde duruma uyuma sağlarım sanırım, yani umarım öyle olur. Böğürtlenin tatlı-ekşi tadıyla, taze zencefilin canlandırıcı ve ferahlatıcı aromasını birleştirince ortaya gerçekten de muhteşem bir kombinasyon çıktı. Eğer zencefilin tadını çok keskin buluyor veya sevmiyorsanız hiç koymayabilirsiniz de ama bana sorarsanız böğürtlen ve zencefil ruh eşlerini işte tam da bu tarifte buldular.
- 420 g taze böğürtlen, yıkanmış, süzülmüş
- 120 g toz şeker
- 230 ml. su
- Bir misket limonunun (lime) suyu
- 5-6 fındık büyüklüğünde rendelenmiş taze zencefil
- 2½ çay kaşığı* kirsch (kiraz likörü) veya votka
* Bardak, çorba kaşığı ve çay kaşığı ölçüleri Amerikan ölçülerindeki ”cup”, “tablespoon” ve “teaspoon” karşılığıdır. Bu ölçüler için gerekli kapları mutfak malzemeleri satan yerlerden temin edebilirsiniz.
1. | Böğürtlen, şeker, su ve misket limonu suyunu blender kullanarak pure haline getirin. |
2. | Bir fındık büyüklüğünde rendelenmiş zencefil ekleyip blenderı bir kaç saniye çalıştırın. Tadını kontrol edin, damak tadınıza uygun hale gelinceye kadar her adımda bir fındık büyüklüğünde zencefil ekleyip karıştırarak ilerleyin. Ben altıncı eklemeden sonra en dengeli karışıma ulaştım ama zencefilin aroması bazılarına gore çok kuvvetli olduğu için ayarlamayı bu şekilde adım adım yapmanızı öneriyorum. Önemli olan böğürtlenin tadını bastırmadan hissedilmesini sağlamak. |
3. | Karışımı ince bir süzgeçten geçirin ve buzdolabında bir kaç saat soğumaya bırakın. Hemen sonrasında dondurma makinenizi kullanarak (üreticinin önerdiği şekilde) srobenizi hazır hale getirin. Sorbeyi hava geçirmeme özelliğine sahip plastik kap içerisinde derin dondurucuya koyun, iyice donduktan sonra servis yapabilirsiniz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder